Selahattin Demirtaş Neden Hapiste Geçmişi Görüşleri
Selahattin Demirtaş Neden Hapiste Geçmişi Görüşleri: 2007’de DTP’de grup başkanvekilliği yaptıktan sonra DTP’nin kapatılması sürecinde yeni kurulan Barış ve Demokrasi Partisine geçerek partinin 1 Şubat 2010 tarihinde yapılan olağanüstü kongresinde genel başkan seçildi. BDP’nin Halkların Demokratik Partisine katılması sürecinde 2014 yılında yapılan 2. Olağanüstü Kongre’de Figen Yüksekdağ ile birlikte HDP eş genel başkanlığına seçilmiştir.
2007 Türkiye genel seçimlerinde Diyarbakır, 2011 Türkiye genel seçimlerinde Hakkâri ve Haziran 2015 Türkiye genel seçimlerinde İstanbul milletvekili olarak Meclise girdi.
4 Kasım 2016’da HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve dokuz HDP’li milletvekili ile birlikte “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak” “terör örgütü üyesi olmak”, “silahlı terör örgütüne üye olmak”, “örgüt adına suç işlemek” iddialarıyla gözaltına alındıktan sonra tutuklanarak Edirne F Tipi Cezaevi’ne götürüldü.
Erkek kardeşlerinden Nurettin Demirtaş 22 yaşında iken PKK üyeliğinden 22 yıl hapis cezasına çarptırıldıktan sonra 2004 yılında tahliye olmuş, BDP’nin 2007’de genel başkanı olmuş ancak bugün hakkındaki hapis kararları sebebiyle Erbil’de yaşamaktadır.
6-8 Ekim tarihleri arasında Kurban Bayramı dolayısıyla kurban eti dağıtırken Kobani Kuşatması sırasında yaralanan 18 yaşındaki Yusuf Er’in babası, 1 Kasım 2015 tarihinde sokağa inme çağrısı yapan Selahattin Demirtaş ile uçakta karşılaşmış ve Demirtaş’ı, “1 Kasım için tekrar sokak talimatı verdin, Amerikalı dostlarının yanına gidiyorsun.” diyerek eleştirmiş, olayın ses kayıtları medyada yayımlanmıştır.
Bir dönem PKK’ya silahlı olarak üye olmak suçundan on bir yıl altı ay hapis cezasına çarptırılan, daha sonra DTP’ye katılan, ardından da aktif siyasetten çekilen ağabeyi Nurettin Demirtaş’ın; Türk Silahlı Kuvvetlerinin IŞİD ve PKK’ya yönelik eş zamanlı gerçekleştirilen Şehit Yalçın Operasyonu’nda örgütünün telsiz konuşmalarında vurulduğu iddia edilmiştir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Abisi dağda. Kendisi de fırsatı bulunca oraya koşar.” eleştirisine karşı “abisiyle görüşmediğini ve abisinden haber alamadığını” söylemiştir.
Selahattin Demirtaş hakkında sokağa çıkma yasağının sürdüğü Sur için yaptığı yürüyüş çağrısı nedeniyle soruşturma başlatıldı.
93 kez PKK propagandası yapmakla suçlanan Demirtaş hakkında 2013 yılında İstanbul’da yapılan nevruz kutlamasında yaptığı konuşmada PKK’yı ve örgütün kurucusu Abdullah Öcalan’ı övdüğü gerekçesiyle “Terör örgütü propagandası” suçundan 5 yıl hapis istemiyle iddianame hazırlandı.
7 Eylül 2018’de Selahattin Demirtaş’a “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan 4 yıl 8 ay hapis cezası verildi.
Ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında verilen 4 yıl 8 aylık hapis cezasının bozulmasını istedi.
2010 yılındaki Anayasa değişikliğini kendi anayasa taleplerinin uzağında bulduğunu, Anayasa’nın tümüyle değişmesi gerektiğini belirtmiştir.
Anayasa’daki Türk tanımının ayırıcı bir unsur olduğunu ifade eden Selahattin Demirtaş, 1924 Anayasası ile getirilen Türklük tanımının bu tarihten önceki Türk toplumlarını yok sayarak Türk tarihinin 1924’te başladığını varsaydığını savunmuştur.
Anayasa’daki tanımın kapsayıcı nitelikte olmadığını savunan Demirtaş, “Biz Kürtler, Orta Asya’dan gelmedik.” diyerek Anayasa’daki tanımların diğer etnik grupları dışladığını ve onlara politika olarak bugüne kadar, “Siz yoksunuz.” dendiği için geçmişteki sıkıntıların yaşandığını söylemiştir.
Anayasa’daki “Türk Bayrağı” gibi bazı tanımların da ülke yerine etnik kimlik temelli olmasından ve bunun gibi konuların geçmişte etnik kimliğini inkâr amaçlı kullanılmasından ötürü bölge halkında bazı kırılmalara yol açtığını belirtmiştir.
Dinin devlet eliyle yönetilmesine karşı olduğunu belirtmiş, Diyanet İşleri Başkanlığının kaldırılmasını ve yerine farklı mezhepleri de kapsayan bir inanç kurumu oluşturulmasını savunduklarını söylemiştir.
Diyanet İşleri Başkanlığının yayımladığı hutbelerin büyük çoğunluğunun devlet sevgisini Allah sevgisinden daha fazla öne çıkardığını öne süren Demirtaş, görevden alınan eski Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’nun da, “Başörtüsü takmayan bir kadın da Müslüman olabilir.” sözü sebebiyle görevden alındığını ve hükûmetin başörtü meselesini oy aracı olarak kullandığını öne sürmüştür.[70] İmamların terörle mücadele gibi bir görevi olmayacağını fakat hükûmetin imamları tek millet, cemaat ve AK Parti propagandası için kullandığını belirtmiştir.
Mısır’ın eski Cumhurbaşkanı Mursi hakkında verilen idam kararının onay için Mısır Müftüsü’ne gönderilmesine de atıfta bulunan Demirtaş, “… bir din adamı devletin emrinde olursa dinin, Allah’ın emirlerini değil, yöneticilerin emirlerini uygular.” diyerek kendisinin inançların özgürleşmesi adına bu konuyu savunduğunu ve bu sebeple dinsiz ilan edildiğini söylemiştir.